10 Ocak 2014 Cuma
Medine-i Münevvere
Aslında ben de biliyorum ne söylersem söyleyim anlatamayacağımı. Her klavyeye dokunuşumda yazacağım her birsözün kifayetsiz kalacağını. Elbette biliyorum o muhteşem yeri benim gibi acizane birinin lügatinin tarif etmesinin imkansız olduğunu. Ama derdim zaten o muhteşem yeri anlatmak değil, duygularımın bir nebze olsun dışavurumu diyebilirim. Ve bu ilhamla dokunuyorum tuşlara... Zamandan bağımsız, geçmişi ve geleceğin yok olduğu, 'huzur' kelimesinin daha önce belki de hiç bu kadar anlam kazanmadığı bir yer benim için Medine. Kim olduğumu, öncemi ve sonramı unuttuğum, ama yüreğimin sevinçle dolduğu yer. Ravza-i Mutahhara'nın o sıcak beyaz mermerlerine otururken aklımdan sıkça geçen bir düşünce vardı: burada böylece, herşeyim geride, yeşil kubbeyi seyrederek ömrümün sonuna kadar durabilirim. Dağıtılan yiyeceklerden alır, belki hiç dilini bilmediğim insanlarla tanışır, peygamberimizin (sav) dibinde dünyada hiçbir yerde tadam ayacağım kadar huzurla yaşar, sadece orada öyleyece kalabilirim. Evet, dahaönce hiçbir yerde yaşamadığım muhteşem bir duygu. Korku ve endişeden uzak 'evet işte huzur buymuş' dediğim tarifi imkansız duygu. Aslında hayatımın, yaşadıklarımın, üzüntü ve acılarımın hatta mutluluklarımın bile, yaşadığım tüm duyguların anlamını yitirdiği tüm bedenimi kaplayan ılık, sakin bir duygunun beni çevrelediği yer Medine. Belki de beni misafir eden Peygamberimiz olduğu için bu böyle. Damağımda tadı kalan nefis bir tat o mescidde o muazzam kalabalıkla kılınan her namaz. 'Ben gerçekten burada mıyım, ben tüm bu kalabalığın bir parçası mıyım, bu kadar çok kardeşim mi var' dedirten muhteşem namazlar... Sora sora büyük bir çaba sonrası ziyaret edebildiğim cennet bahçesini, o yeşil seccadelerde kılacağım iki rekat namaz için heyecanla saatlerce bekleyişimi hatırladıkça gözlerimden süzülen iki damla yaşa mani olamıyorum. Ruhumun o cennet bahçesinde sanki bedenimden çıkıp kanatlandığını hiissediyorum. Son gün... Veda zamanı... O son gece o son ziyareti yaptıktan sonra Peygamberimize veda edip gözyaşları içerisinde mescidden ayrılırken, bu aciz ayaklarımın o mübarek halılara bir daha kimbilir ne zaman basacağını düşünürken, bütün acılarım ve kederlerimle beraber yalnız olmadığımı hissediyorum. Yüreğime çöken hüzün gecenin bir yarısı bomboş mescidde çoğalarak bana geri dönüyor sanki. Son kıldığımız sabah namazından sonra o mübarek şehirden ayrılıyoruz. Geçen sene nisan ayıydı bu yaşadığım duyguların vakti. Aylar geçti. O vakitten bu yana adını koyduğum ama tam anlamıyla tekrar hissedemediğim bu duyguları bu yazı vesilesiyle yaşamış oldum. Aslında orayı gördükten sonra şimdi ne kadar çok özlediğimin de bir itirafı oldu bu yazı benim için. Yazdıkça yaşadıklarımı hatırladım, hatırladıkça özlem ve acım derinleşti. Duam aranzda bulunan tüm gitmeyen kardeşlerimizin bu mübarek şehre gitmeleri, bizlerin duyduğumuz hasretin tekrar vuslatla noktalanması, esasında dünyanın heryerinde duyabileceğimiz peygamberimizin (sav) cemaline duyduğumuz hasreti cennette vuslatla sonuçlandırmaya layık olabilmemizdir. Tüm bu dileklerle sizleri Allah'a emanet ediyorum. Hayırlı ramazanlar ve hayırlı cumalar.
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder