10 Ocak 2014 Cuma

Tarsus

Tarsus'a dair birkaç birşey yazmadan önce Tarsus ve Adana'yı bize içtenlikle gezdiren sevgili arkadaşım Hümeyra ve ailesine çok teşekkür ediyorum. Tarsus'da ilk ziyaretimize konu olan yer Ashab-ı Kehf mağarasıydı. Yüksek bir tepede yer alan mağaraya ilgibirhayli yüksek. Ashab-ı Kehf'in uyuduğu yer olarak düşünülen bölüm yukarıdan süzülen, mağarayı aydınlatan ışın geldiği açıklığın hemen altında. Aynı zamanda mağarayı ziyaretetmeden önce tarihi bir cami olan Ashab-ı Kehf camiini de ziyaret edebilirsiniz.Esasında yurdumuzda buradan başka birkaç tane daha Ashab-ı Kehf mağarası bulunmakta fakat merhum Mehmed Zahid Kotku hazretleri 'Bizim gönlümüz buradan yanadır' ifadesiyle Tarsus'daki mağaranın esas mağara olduğunu desteklemektedir. İkinci durak yerimiz olan Tarsus şelalesi ise tek kelimeyle muhteşem . Suyun o ihtişamlı görüntüsü gerçekten büyüleyici. Gitmenizi tavsiye edebileceğim harika bir yer. Fotoğrafçekmek için giderseniz sabah gitmenizi öneririm. Çünkü ışığın geliş yönüne göre şelale de farklı ve daha canlı renkler alabiliyor. Şelaleye. Uğramadan bu ilçeden dönüyor olmak gerçekten büyük bir eksiklik olacaktır. Tarsus aslında buram buram tarih kokan bir yer. Adım başı karşılaştığınız camiler bunun en güzel örneği. Zaten bu camilerin çoğu hemen hemen aynı bölgede toplanmış durumda. Benim her daim fazlaca ilgimi çekmiş olan, kiliseden çevrilme camilerin örneklerinden Eski camii benim çok beğendiğim bir camii Tarsus'da. Fotoğraflarda paylaştığım Ulucamii ve ziyaret etmenizi kesinlikle tavsiye edebileceğim Kırkkaşık bedesteni Tarsus'un tarih kokan diğer yerleri. Aynı bölgede biraz daha ilerlediğinizde karşılaşağınız hamam bazı tarihi yerler ise bizim gittiğimiz zamanda tadilat aşamasındaydı. Benim son derece ilgimi çeken Bilal-i Habeşi camii ise ziyaret edilmeden geçilmemesi gereken muhteşem bir yer. Burası adını aldığı o mübarek sahabenin ezan okuduğu bir camii imiş.Ziyaret ettiğimiz diğer bir yer ise Dalyan peygamberin kabrini bulunduğu yer idi. Zemininin derinliklerinden çıkan tarihi, yapılan kazı çalışması sonucu daha iyi görebiliyorsunuz. Öyle ki belli bir proje kapsamında yapılan çalışma sonrası yerin dibinde saklı türbe ve tarihi doku ortaya çıkmış durumda. Hz Ömer buraya camii inşa ettirmiş ve türbeyi kendi zamanında koruma altına almış. Bana anlatıldığına göre şehrin dört antik kapısından ayakta kalan tek kapı olan Kleopatra diğer bir adıyla Deniz kapısı Tarsus'un geçmişinin diğer bir izi elbette. Nusret mayın gemisinin içerisinde yer aldığı müze ise bizim bir diğer durağımızdı. Boyanmış ve bakımı yapılmış halde ziyarete açılan bu tarihi gemi ise diğer gezdiğimiz yerlere göre daha yakın tarihe ait harika bir yer. Fotoğraflarını paylaştığım yerler umarım ilginiz çeker. Tarsus'un ziyaret edilecek yerleri elbette bu kadarla sınırlı değil. Sınırlı bir zamanda ziyaret edebildiğimiz bu yerlerin kalanını başka bir tarihte ziyaret etme dileğiyle ilçeden ayrıldık. Ama o muhteşem şelalenin izi hala aklımızda diyebilirim. Tekrar. Yolumuzun ve yolunuzun uğraması dileğiyle...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder